ON1-BE | Yeni Buluşma Noktamız | |
|
| şiirler.. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:41 pm | |
| çok klasik bir şiirle başlıyoruz..
ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum
ağaclar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski Istanbul mudur karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen yoksun
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur insan bir akşamüstü ansızın yorulur tutsak ustura ağzında yaşamaktan kimi zaman ellerini kırar tutkusu birkaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor eski zamanlardan bir cuma çalıyor durup köşe başında deliksiz dinlesem sana kullanılmamış bir gök getirsem haftalar ellerimde ufalanıyor ne yapsam ne tutsam nereye gitsem ben sana mecburum sen yoksun
belki Haziran'da mavi benekli çocuksun ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor bir şileb sızıyor ıssız gözlerinden belki Yesilköy'de uçağa biniyorsun bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor belki korsun kırılmışsın telaş içindesin kötü rüzgar saçlarını götürüyor
ne vakit bir yaşamak düşünsem bu kurtlar sofrasında belki zor ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden ne vakit bir yaşamak düşünsem sus deyip adınla başlıyorum içimsıra kımıldıyor gizli denizlerin hayır başka türlü olmayacak ben sana mecburum bilemezsin.
Atilla İlhan | |
| | | Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:42 pm | |
| SANA BAKMAK
Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla Uçak örneğin Uçurtma mesela Altına konabilir biri ötekilerden Kısa olduğu için sallanan bir masanın Veya şiir yazılabilir Süresi ötekilerden kısa bir ömrün üzerine
Bir beyaz kağıda her şey yazılabilir Senin dışında Güzelliğine benzetme bulmak zor Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden Bir gülden, bir ilk, bir sonbahardan sor Belki tabiattadır çaresi Senin bir güle bu kadar benzemenin Ve benim bilinci nasırlı bahçıvan çaresizliğim Anlarım bitkiden filan Ama anlayamam Toprağın güneşle konuşmasını Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
Sen bana ışık ver yeter Bende filiz çok Köklerim içimde gizlidir Gelen giden ,açan solan, bere budak yok Bir şiir istersin İçinde benzetmeler olan Kusura bakma sevgilim Heybemde sana benzeyecek kadar Güzel bir şey yok
Uzun bir yoldan geldim Tedariksiz,katıksız bir yolcuyum Yaralı yarasız sevdalardan geçtim Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu Her şeyi anlattım Olan olmayan, acıtan sancıtan Bilsem ki sana varmak içindi Bütün mola sancıları Bütün stabilize arkadaşlıklar Daha hızlı koşardım Sever adım gelirdim Gözlerinin mercan maviliğine
Sana bakmak, suya bakmaktır Sana bakmak, bir mucizeyi anlatmaktır Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır Aşk sorgusunda şahanem Yalnız kelepçeler sanıktır Ne yazsam olmuyor;çünkü bilenler hatırlar Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar, Bahçıvanlar değil,tüccarlardır. Sen öyle göz,sen öyle toprak ve güneş ortaklığı Sen teninde cennet kayganlığı iken Sana şiir yazmak ahmaklıktır.
Bir tek söz kalır dişlerimin arasında Ben sana gülüm derim ,gülün ömrü uzamaya başlar Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim Ben sana gülüm derim ,gül sana benzediği için ölümsüz Yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz
Sana bakmak,bir beyaz kağıda bakmaktır Her şey olmaya hazır Sana bakmak,suya bakmaktır Gördüğün suretten utanmak Sana bakmak,bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi Anlatmaktır Sana bakmak,Allah'a inanmaktır.
Yılmaz Erdoğan
En son Smge-- tarafından Cuma Şub. 13, 2009 4:55 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:43 pm | |
| GİTTİN
Gittin... Ben, arkandan sadece baktım. Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki... "Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Gidersen sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana. Konuşamadım...
Gittin... Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım Öylesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden. Ağlayamadım...
Gittin... Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek, tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı. Anlatamadım...
Gittin... Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten? Ürperdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu. Tutamadım.
Gittin... Bir yıkım gibiydi gidişin Sen adım adım uzaklaşırken benden Çöküp kaldı bedenim olduğu yere Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım. Kalkamadım...
Gittin... Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum Hazırdım gidişine, Kaçak zamanları yaşıyorduk Zaman bitecek ve sen gidecektin Bense, gidişinin ertesi günü Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım. Başlayamadım...
Gittin... Bir şey söyledin mi giderken? "Kal" dememi istedin mi? Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi? "Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi? Beynim öylesine uğulduyordu ki. Duyamadım...
Gittin... Nereye gittiğin önemli değildi Binlerce kilometre uzakta da olsan, iki metre ötemde de fark etmiyordu. Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu. Kurtulmalıydım senden, bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım. Kurtulamadım...
Gittin... Unutulanların arasına katılmalıydım Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım. Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim. Yapamadım...
Gittin... Bir okyanusun ortasında tek küreği kaybolmuş sandalda Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi. Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni, Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde, Bil ki; Seni Unutamadım... | |
| | | Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:44 pm | |
| ÖZLEDİM SENİ…
Özledim seni… ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir beynimi uyuşturuyor özlemin çok sık birlikte olmasak bile benimle olduğunu bilmenin bunca zamandır içimi ısıttığını yeni yeni anlıyorum yokluğun, hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp mütemadiyen bir boşluğa sabahları seni okşayarak başlamaları aksamları her isi bir kenara koyup seninle baş başa konuşmaları özlüyorum; oynaşmalarımızı, yürüyüşlerimizi, sevimli haşarılığını, çocuksu küskünlüğünü... nasılda serttin başkalarına karşı beni savunurken; ve ne kadar yumuşak bir çift kısık gözle kendini ellerimin okşayışına bırakırken gitmeni asla istemediğim halde buna mecbur olduğunu görmek ve sana bunları söylemeden ''git artık'' demek ''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuşacaksın mutluluğa'' demek sana nede zor seni görmemek ve belki yıllar sonra karsılaştığımızda bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek..
CAN YÜCEL | |
| | | Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:45 pm | |
| seni düşünmek güzel şey, ümitli şey dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey. fakat artık ümit yetmiyor bana ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum..
Nazım Hikmet | |
| | | Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:46 pm | |
| EĞER
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. o kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. o büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. o kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. ıssız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. inanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer. gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. ıssızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.
sen gittikten sonra yalnız kalacağım. yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse...
evet sevgili, kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer! ! | |
| | | Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:49 pm | |
| giderken bilerek mi yanına almadın giderken başının yastıkta bıraktığı çukuru
güveniyordum oysa ben sevgimize vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar
beni senin gibi bir de annem terk etmişti ki göbeğimde durur onun yokluğundan bana kalan çukur
sunay akın | |
| | | Smge-- Prenses mod
Mesaj Sayısı : 699 Yaş : 32 Kayıt tarihi : 01/02/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 7:51 pm | |
| Tahir'le Zühre meselesi..
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da.. hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte yani yürekte.
mesela bir barikatta dövüşerek mesela kuzey kutbunu keşfe giderken mesela denerken damarlarımda bir serumu ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
seversin dünyayı doludizgin ama o bunun farkında değildir ayrılmak istemezsin dünyadan ama o senden ayrılacak yani sen elmayı seviyorsun diye Elmanın da seni sevmesi şart mı? yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık yahut hiç sevmeseydi Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet.. | |
| | | SavaiK Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 891 Yaş : 33 Kayıt tarihi : 30/01/09
| Konu: Geri: şiirler.. Perş. Şub. 05, 2009 9:15 pm | |
| çok kral şiirler yaa emeğine sağlık... | |
| | | ultrAslan_BedirHan Admin
Mesaj Sayısı : 337 Kayıt tarihi : 30/01/09
| Konu: Geri: şiirler.. C.tesi Şub. 07, 2009 11:07 am | |
| | |
| | | | şiirler.. | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|